10 Haziran 2017 Cumartesi
Emil Cioran - Azizler ve Gözyaşları
Gözyaşları ve Azizler adlı kitabı okurken Cioran’ın kendisine ait bir Tanrı yarattığı ve onunla yüzleşerek, hesaplaşarak, ona yakararak uykusuzlukla dolu gecelerinde kendi varlığını keşfettiği, kendi ruhuyla da mücadele ettiği fikrine vardım. Cioran’ın sözünü ettiği Tanrı semavi dinlerin ya da kalabalıkların tapınç nesnelerinin işlevinden oldukça farklı bana göre. Mistiklerin ya da büyük yalnızlık çekenlerin Tanrısı kitapta adı geçen. Her şeyden de önce herkesin kendisinin bulması ve başetmesi gereken bir Tanrı. Aslında baş harfi büyük isimle başlamayan bir tanrı. Arundhati Roy’un romanının başlığındaki gibi: “Küçük Şeylerin Tanrısı” bir anlamda.
Böyle bir tanrı ne mesajı evrenselleştirilebilir, iletilebilir bir varlıktır ne de kalabalıkların ilgisini çekecek kadar güçlüdür. Ona tanrı demek yerine Cioran’ın varlığının karanlık yanı demenin anlam kaybına yol açmayacağını düşünüyorum. Cioran gece boyu düşünce meditasyonlarına dalarak varlığının gizli köşelerine ulaşmış ve kitaptaki cümleleri karanlıktaki parıldamalar olarak görünürlük kazanmış olabilir.
Üzerine yazdığı her şeyin sonucunun tanrıya bağlandığı uykusuzluk sarhoşu biridir Cioran. İster müzik olsun, isterse de resim ya da felsefe, tanrıya açılmayan bir kapı yoktur Cioran için. Aşkınlığın değil içkinliğin tanrısıyla diyaloglar kurmuştur yalnızlığında.
“Bizi ancak bir Tanrı kurtarabilir” diye yazan Heidegger’in düşüncesi insan toplumu için değilse de Cioran için gerçeklik kazanmıştır: Tanrısı aracılığıyla ayakta kalmış ve belki de ölümden kurtulmuştur Cioran. Tanrısının varlığıyla kendi ruhu o kadar içlidışlı olmuştur ki, biriyle öteki arasındaki fark belirsizleşmiştir. Böylesine yoğun bir ilişki uykusuzluğa, baş dönmesi hissine ve yapayalnız bir varoluşa götürebilir kişiyi. Mistiklerin ve azizlerin yalnızlığıdır Cioran’ınki, bir tanrı sarhoşluğudur. “Neyle olursa olsun, yeter ki sarhoş olun!” diye yazan Baudelaire’in tavsiyesine uymuş ve düşünerek sarhoş olmak için bir düşünce nesnesi, tanrı yaratmıştır Cioran.
Tanrı, müzik, azizlik, ölüm, melankoli, yalnızlık, gözyaşları, gökyüzü, karanlık, durağanlık, gece.. Kitabın içerisindeki anahtar sözcüklerden aklımda yer edenler bu saydıklarım oldu. Varlığın metafizik olmaktan ziyade şiirsel olan bir temellendirilişidir “ Azizler ve Gözyaşları”. Asla son bulmayacak, kesinliğe bir andan fazla sürede ulaşmayacak bir arayış. Kitabın içerisinde kendisinden pek çok alıntı yapılan Meister Eckhart’ın negatif teolojisine, gerçekliğin dünyasından geri çekilme kavramına yakın düşen bir arayış, belki de kayboluş. Sonsuz bir çabayı gerektiren, hiçbir ritüelle teskin olmayan bir tanrısallıktı Cioran’ın sözünü ettiği. Ritüellerin ve inanç edimlerinin yerine tanrıyı varlığında yakalamayı ve onunla birleşmeyi amaçlayan mistik bir düşünce tarzına sahipti Cioran.
Kitleler için büyük harfle yazılan bir sözcüktür tanrı ve inananlardan somut taleplerde bulunur, yerine getirilmeyen ibadetlerin bir cezasının olduğu katı kurallar ağı olan dinlerle garanti altına alınmıştır varlığı. Tanrı’nın varlığı garanti altındadır semavi dinlerde. Oysa Cioran’ın azizliğe giden yolu oluşturan tanrısı için herhangi bir dışsal dayanak, koruyucu çatı, garanti sözleşmesi yoktur. Azizlerin tanrısı kişiseldir ve varolmak için kişiden özel bir alaka beklerler. Varla yok arası bir tanrıdır kitapta alaka gösterilen, kaybolabilir ve bir daha da ortaya çıkmayabilir. Böyle bir varlıkla diyalog kurmak için gecenin alacakaranlığını seçmiş oluşu manidardır Cioran’ın: sadece sessizlikte ve yalnızlıkta var olabilen kırılgan bir tanrıdır çünkü sözü edilen.
“Benden başka Tanrı’ya tapmayacaksın çünkü ben kıskanç bir Tanrıyım” diyen Yahudi Tanrısının tam zıttı niteliklere sahip olan azizlerin tanrısına ancak sonu gelmez bir düşünsel meditasyonla ve gözyaşlarıyla ulaşılabilir Cioran için. Semavi dinlerin aşkınlığıyla mistiklerin içkinliği arasındaki farktır kitabın tamamında ortaya serilen.
Emil Cioran. Azizler ve Gözyaşları. Jaguar Kitap. 2015.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder