10 Haziran 2017 Cumartesi
Cem Mumcu - Başladıysa Biter O Yüzden Güzel
Geçenlerde Cem Mumcu'nun Başladıysa Biter O Yüzden Güzel adlı eserini okudum. Cem Mumcu'nun yeri bende ayrıdır, zira genç edebiyatçıların pek çoğunda görülen arabesk üslup onda yoktur. Kitap yazmaya girişmeden önce ciddi bir ön hazırlık yaptığı eserlerinin kurgusundan bellidir. Bu romanında da yitip giden günlere ve gençliğe dair çok çarpıcı tespitlerde bulunması nedeniyle Mumcu'ya olan sevgim arttı. Ayrıca bu kitabın bir diğer özelliği de yazarın kitap okurken dinlenmek üzere bir çalma listesi sunması okuyuculara. Yani yazarın eserini kaleme alırken dinlediği ve belki de ilham aldığı şarkıları okuyucular olarak biz de dinleyebiliyoruz. Ben de aynı yöntemi uyguladım ve zihnimin her köşesine Mumcu'nun cümleleri ve bu şarkıların notalarını kazıdım. Bu bakımdan bir miktar yenilikçi bir teknik olarak değerlendirebiliriz bunu. Bu yazımda yazarın eserinde ele aldığı geçmiş hesaplaşması ve menzilden öte yolculuğun kendisinin önemli olduğu meselelerini Mumcu'nun tespitlerinden hareketle ele almak istiyorum, çünkü bu konu benim de uzun zamandır zihnimi meşgul ediyor.
Bence biz sonuç odaklı yetiştirilen bir kuşağız. Belli bir amaca ulaşmak için elinden geleni yapması öğütlenen bir kuşak yani... Fakat Mumcu'nun da eserinde çok güzel vurguladığı gibi ancak belli bir hedef için mücadele ederken keyif alabildiğimiz müddetçe hedefin tadını çıkarabiliriz. İranlı şair Ferruğ Ferruhzad da bu durumu "Kuş ölür, sen uçuşu hatırla." diyerek son derece şık bir biçimde belirtiyor. İnsan ömrü gerçekten çok kısa, "üç günlük" bir dünyada yaşıyoruz. Hal böyle olunca, ömür bu denli kısa olunca insanın hayatını bir amaca adaması gerektiğini düşünürüm hep. Geleceğe dair belli bir proje ve planı olmayan insanların bir yanlarının hep eksik kaldığını düşünürüm. Ancak kendini bir ideale kaptırıp bu ideal dışında dünyanın diğer güzelliklerini görmezden gelen insanların da hayatı ıskaladıklarını söyleyebilirim. Elbette durmak bilmeden çalışmak, ortaya bir eser koymak için ter dökmek ve emek harcamak çok kutsal şeyler; fakat eğlenmeyi, dünyadan kâm almayı da bilmek gerek. Şahsen bu bakış açısını yeni kazandım diyebilirim. Örneğin Bilkent'i kazanmak için üç yıl boyunca okul, dershane ve özel ders arasında mekik dokudum. Bitirdiğim test kitaplarının haddi hesabı yok. Bu uğurda binbir fedakarlıkta bulundum. Dostlarımın doğum günlerine katılamadım, sahilde güneşi hissetmek varken odamda oturup geometri çalıştım aylarca. Şimdi geriye dönüp baktığımda bu üç yıldan geriye sadece formüller ve denklemler geliyor aklıma. Belki de yolculuğun ve sürecin keyfini çıkarmak meselesinin zihnimde bu kadar yer etmesinin başlıca sebeplerinden biri hedeflerim uğruna çalışırken kendimden geçmem ve dünyayı görmezden gelmemdir. Yani bu süreçte dilim yandığı için artık bundan sonrası için daha pozitif bir perspektif kazandım da denebilir. Tabii bu bilince kavuşunca bir de geçmişte heba edilen günlere ağıt yakmak gibi bir ikileme düşmemek gerekir. Mumcu'nun da eserinde dile getirdiği önemli hususlardan biri bu. Yani her şeyin bir başlangıcı ve bir de sonu var. Sonun ne zaman geleceği belli olmadığı için her anımızı dolu dolu geçirmekle mükellef canlılarız. Bu nedenle geçmiş muhasebesi yapmalı, geçmişten ders çıkarmalı; ancak amiyane tabirle bu muhasebenin cılkını çıkarmamalıyız.
Sonuç olarak diyebilirim ki Mumcu'nun eseri yaşadığımız hayatı sorgulamak bakımından önemli bir eser. Dünyaki insan sayısı kadar yaşama biçimi biçimi vardır ve kimse kimseye “Şu şekilde öyle yaşayacaksın!” diye dayatma yapamaz; ancak ne iş yapıyorsak yapalım, zaman zaman başımızı işten kaldırıp çevremize, ailemize, dostlarımıza, dünyanın güzelliklerine yöneltelim.
Cem Mumcu. Başladıysa Biter O Yüzden Güzel. Okuyan Us Yayınları. 2015.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder