Haftasonu Japon organizasyon uzmanı Marie Kondo'nun Hayatı Sadeleştirmek İçin Derle Topla Rahatla adlı eserini okudum. Kondo eserinde gündelik hayatta hiç önemsemediğimiz, ancak genele vurulduğunda bize çok vakit kaybettiren işleri belli bir düzene sokarak hayattan zaman kazanmanın tekniklerini ele alıyor. Verimlilik ve düzen konusunda böylesine faydalı bir eserin Japon bir yazar tarafından kaleme alınmasına doğrusu hiç şaşırmadım, zira Japonlar bilindiği üzere tertipli olmalarıyla bilinen insanlardır. Son derece eğlenceli ve yararlı bilgilerin yer aldığı bu kitabı okurken hem keyif aldım hem de bir miktar üzüldüm; çünkü şimdiye dek kolayca halledilebilecek pek çok işe gereksiz zaman harcamışım. Diğer yandan zamanla yarıştığımız bu devirde düzenli olma konusunda edindiğim bilgiler nedeniyle de çok yararlı bir okuma oldu bu kitap. Bu yazımda Kondo'nun verdiği tertip ve verimlilik taktiklerinden ziyade yine yazarın kitabın bütününde vurguladığı 'zamanla yarış ve fazlalıklardan kurtulma” meseleleri üzerine eğilmek istiyorum.
Günümüzde zamanla yarışıyoruz. Her gün her dakika mutlaka yetişmemiz gereken bir yer, yapmamız gereken bir iş var. Modern hayatın iki farklı yüzü olduğundan bahsedilir, bir aydınlık yüzü ve bir de karanlık yüzü. İşte bence bu karanlık yüzünün en bariz olduğu noktalardan biri de akıl almaz derecedeki hız ve akış. Bu kadar hıza ve uyarana maruz kalmak bana kalırsa insanın doğal dengesini alt üst edebilecek bir arızaya işaret ediyor. Her an bir yerlerde görüntü bombardımanına maruz kalıyoruz. Telefonlar, televizyonlar, trafik, gürültü, borçlar, krediler, faturalar vb. derken tam bir keşmekeş içinde yaşadığımızı düşünüyorum. İşte bu kaosun içinde Kondo'nun da savunduğu gibi sadeleşmek gerekiyor. Fazlalıklardan, “olmasa da olur”lardan, yararı olmayan şeylerden kurtulmak lazım. Bu kurtuluşa hem insanlar hem de nesneler dahil olabilir bana kalırsa. Uzun bir süredir insan ömrünün ne kadar kısa olduğuna dair düşünme fırsatım oluyor ve düşüncelerden vardığım bir sonuç var. O da bu kadar kısa bir hayatta gereksiz hiçbir şeyle uğraşmamak gerektiği. Diğer bir ifadeyle kangren olan parmağı kesip atma gerekliliği. Zira umursamadığımız ya da görmezden geldiğimiz pek çok ilişki ve iş, bir süre sonra hayatımızın tümüne adeta bir ur gibi yayılarak bütünü mahvedebiliyor. Bu nedenle hayatta net kararlar verip bu kararları uygulamak ve bazen kestirme yollardan gitmek gerekiyor bana kalırsa. Bir yere varmayacağı kestirilen ilişkiler sonlandırılmalı, bir sonuca bağlanmayacağı bilinen eylemler terk edilmeli bence. Bu düşüncemi yakın dostlarıma anlattığım zaman sık sık bencillikle ve acımasızlıkla suçlanıyorum; ama ben sanıldığı gibi bencil bir tavırla değil, tamamen faydacı bir bakış açısı nedeniyle böyle düşünüyorum. Yani kısacık ömrümüzü zenginleştirmek yerine vasatlaştıran ilişki ve eylemleri sürdürmenin hiçbir anlamı olmadığını düşünüyorum.
Bir insanın yaşamak için milyon dolarlara, binlerce kişiden oluşan bir telefon rehberine değil; karnının doymasına, barınmasına ve sohbet edebileceği bir aile ve dostlara ihtiyacı vardır bence. Bu saydıklarımın yanına elbette bazı güvencelerin gelmesi yaşamı rahatlatır, ancak sırf dolu dolu yaşamak uğruna boş ilişki ve işlerle meşgul olursak aslında gerçek anlamda bir şey yaşayamayız diye düşünüyorum, sadece -mış gibi yaparız. Bu bağlamda sonuç olarak diyebilirim ki halihazırda kavramsallaştırmaya çalıştığım fazlalıklardan kurtulma meselesine dair taze bakış açıları kazandırması nedeniyle Kondo'nun eserini büyük bir keyifle okudum. Kondo'nun da yaptığı gibi hareket serbestisi kazanmak ve omuzlarındaki yükten kurtulmak isteyen herkese hem ilişkilerini hem de sahip olduğu nesneleri yeniden gözden geçirmeye davet ediyorum. Muhakkak kurtulacağınız bir şeyler çıkacaktır!
Marie Kondo. Hayatı Sadeleştirmek İçin Derle Topla Rahatla. Epsilon Yayınları. 2015.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder