3 Nisan 2021 Cumartesi

Bir İletişim Öyküsü

 Gece boyunca uykuya dalmayı başaramadığı beşinci günün sabah saatlerinde yatağında doğruldu ve iç sesinin kendisine çektirdiği işkenceye bir son vermek için olsa gerek, karşısındaki duvara bakarak şöyle dedi: “Yaşamımı değiştirmem gerek.” Eski yaşamının yerleşmiş düzeni, yıllardır sürdürdüğü alışkanlıkları, beğenileri, aktiviteleri, çevresiyle ilişkileri vb. şeylerin tamamı yürümez olmuştu ve bozulan eski düzen yatak işkencesi, iç seslerin kaosu ve bunların sonucunda gelen uykusuzluk biçiminde alarm sinyalleri veriyordu. Her şey bir anda mı bozulmuştu yoksa dikkate almadığı irili ufaklı aksaklıklar birike birike bir yığın haline gelmiş de uyku perilerini kaçırmıştı adamın? Bilmiyordu. Bildiği tek şey uykusuzluğun enerjisini emdiğiydi ve yaşamında ne olup bittiğine  dair sağlıklı bir sorgulamaya girişebilecek kadar dahi enerjisi kalmamıştı. Gerçek olan tek bir sorunu vardı: Uykusuna yeniden kavuşmak.

En zahmetsiz halledilebilecek olanlardan başladı değişim işine: Yatağının bulunduğu odayı değiştirdi. Yeni odada sadece yatak bulunuyordu. Madem ki yatak odası uyumak için var, o halde yatak dışındaki tüm diğer eşyalar gereksiz kaçıyor diyerek eski odasının karmaşasından kurtuldu. Gece karanlığının uyku getirici etkisini iyice hissedebilmek için mümkün olan en büyük sessizliği sağlaması gerektiğini düşündü ve  geceleri elinden bırakamadığı telefonuyla ilişkisine mesafe koydu, telefonu yatak odasına götürmeyi yasakladı kendisine. Sabah saatinde uyanabilmek için alarma gereksinim duyuyorduysa, bunun için  alarmı olan bir saat gayet de işini görebilirdi. Telefonun hiç sönmeyen mavili yeşilli ışıklarına, gecenin bir saatinde gelen bildirimlerin yol açtığı titreşime, her an ulaşabilir ve ulaşılabilir olma kaygısına bir son vermenin vakti gelmişti.

Uyku düzenine yeniden kavuşabilmek için çareyi ilkelleşmekte bulmuştu adam ve bunda başarılı da oldu. Bir süre sonra uykusuna yeniden kavuştu. Özlediği birine kavuşmuş kadar huzurlu hissetti kendisini. Gece uykusuyla kavgalı olduğu zamanların acısını çıkarırcasına erkenden yatağa gider oldu. Çoğu geceler on, on iki saat uyuyor ve oldukça karmaşık rüyalar görüyordu. Uyandığında mutfağa gidiyor, sabah kahvesini hazırlıyor, kahveyi pişmeye bıraktıktan sonra kendisi de banyoda güne başlamak için gereken hazırlıkları yapıyor ve sonrasında mutfaktaki masada kahvesini içerken gece gördüğü rüyaların anlamının ne olabileceği üzerine kafa yoruyordu. 

Düşünebilmek için gereken zihin huzuruna yeniden kavuşmuştu sonunda ve rüyalarını düşünüyor, anlamlarını okumaya çalışıyordu.  Geceleri erkenden yatıyor ve uzun uykularından uyandığı sabahlarda mutfak masasına oturuyor, bir yandan kahvesini içerken karşısındaki pencerenin açıklığından dışarının boşluğunu izliyor ve işte bu sırada rüyalarının anlamları üzerine kafa yoruyordu. İlk bakışta birbiriyle alakasız görünen pek çok bulanık rüya sahnesi, üzerine düşünmeye başladığında sis perdesinden çıkıyor ve barındırdıkları gizli bağlantıları göstermeye başlıyorlardı adama. “Ne kadar saçma bir rüya” diye başladığı rüya okumasında ısrar ettiği pek çok seferinde şaşkınlık ünlemlerinin eşlik ettiği bağlantılara ulaşıyordu. 

Yaşamını düşünmenin yolunu gördüğü rüyaları yorumlamakta bulmuştu adam. Böylelikle yaşamını en eski anılarına kadar izleyebiliyor, unuttuğunu zannettiği pek çok kişiyi ve olayı bilincinin yüzeyine getirebiliyordu. Uykusuzluğu yok etmeyi başarmakla kalmamış, geçmiş yaşamının üzerine çöken unutkanlık perdesini de sıyırmayı başarmıştı. Gece uykularının huzuruna sabahları yorumladığı rüyaların huzuru da eklenmişti. 

Yeni yaşamının iki merkezi vardı bundan böyle: Uyku ve rüya yorumu. Geceleri dışarıya çıksa bile rüya görmesine engel olabilecek karmaşık ortamlardan, gürültüden, fazla alkolden, geç saatte yenen ağır yemeklerden uzak duruyordu. Akıllı telefonundaki iletişim kurmaya yönelik uygulamaları silmesinin üzerinden uzun zaman geçmişti. Hatta çoğu zaman telefonu açmaya dahi gerek duymuyordu. Başka türlü bir iletişim kanalı bulmuştu kendisine ve o kanal aracılığıyla keşfettikleri geri kalan tüm iletişimleri gereksizleştirmiş, yapay hale getirmişti.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder