Soluk Mavi Nokta Geçtiğimiz yılın Kasım ayında bir uzay girişimcisi Anıtkabir’de çektirdiği fotoğrafı sosyal medya hesabından paylaşınca ilgimi çekmişti. Elon Musk adlı bu Birleşik Amerikalı’nın yaptıklarını, kurduğu şirketleri ve buradan da yola çıkarak dünyanın geleceğini ve uzayı daha da derinden incelemeye başladım. Bu yolculuğumda da elbette uzay denince akla gelen ilk isim olan Carl Sagan’ın kitabına uğramadan edemedim. Tesadüf bu ya, o sıralarda okumaya başladığım “Soluk Mavi Nokta”, tam da Elon Musk’ın uzaya yolculuğun mümkün kılınabileceğini ispatladığı bu günlerde bitti; ben de hemen bir şeyler karalamaya karar verdim. "Uzayın derinliğinden bu resmi çekmeyi başardık. Eğer bu resme dikkatlice bakarsanız, orada bir nokta göreceksiniz. O noktaya tekrar bakın. İşte o nokta burasıdır. Evimizdir. O nokta biziz. Sevdiğiniz herkes, tüm tanıdıklarınız, adını duyduklarınız, gelmiş geçmiş tüm insanlar hayatlarını o noktanın üzerinde geçirdiler. Türümüzün tarihindeki tüm sevinçlerimiz ve acılarımız, kendinden emin bin çeşit inancımız, ideolojimiz ve ekonomik öğretimiz; her avcı ve her yağmacı, her kahraman ve her korkak, uygarlığımızın mimarları ve tahripçileri, her kral ve her köylü, birbirine aşık olan her genç çift, her anne ve her baba, umutları olan her çocuk, her mucit ve her kâşif, ahlak değerlerini öğreten her öğretmen, yozlaşmış her politikacı, her bir "yıldız", her bir "yüce önder", her aziz ve her günâhkar işte orada yaşadı; bir güneş ışınında asılı duran o toz zerreciğinde.” Yukarıda yazılanlar, Carl Sagan’ın bahsettiğim kitabındaki en vurucu paragrafı ve içinde uzay bilimden felsefeye kadar uzanan geniş bir yelpazede müthiş bir derinlik barındırıyor. Onun geçtiğimiz yüzyıl başlattığı uzay tartışmaları ve açtığı ufuklar yeni bilim adamları tarafından takip ediliyor ve devletlerin yanı sıra bireysel girişimciler tarafından da uygulanıyor. İnsanoğlunun gezgin bir ırk olduğunu anlatarak başlıyor Sagan kitabına.
Bir gün mutlaka bu galakside başka yerlere de gideceğimizi ve hatta yerleşeceğimizi söylüyor. İşte onun ortaya koyduğu bu vizyon geçtiğimiz günlerde gerçek oldu ve Elon Musk’ın SpaceX isimli projesi rüyaları mümkün kıldı. Falcon Heavy adlı roket uzayın derinliklerine fırlatıldı ve ana roketten ayrılan yan roketler başarılı bir şekilde yeryüzüne tekrar indirildi. Belki e Carl Sagan’ı bile aşacak bir vizyonla roketlerin yeniden kullanılabilir olması mümkün kılındı. Ana roketin taşıdığı –ve yine Musk’ın üretimi- olan Tesla marka otomobilin Mars’a inmesi ise imkansız hale geldi, zira roket gereğinden fazla ateşlenmişti. Yine de bir aracın uzaya gönderilmesi ve hatta Mars’ın yörüngesine oturtulmasının denenmesi bile insanlık adına müthiş bir gelişim. İlerleyen on yıllar boyunca insanoğlu artık gezegenler arası ulaşımı başlatabilecek ve yavaş yavaş diğer yıldızlarda hayatlar koloniler kurarak dünyanın dışına taşabilecek. Henüz milattan sonra 2018 yılında bunlar dillendirilirken, yüzyıllar sonra nelerin gerçekleşebileceğini düşünebilmek için Jules Verne, Carl Sagan veya Elon Musk olmaya gerek yok. Bu iş doğrudan doğruya galaksiler arası ulaşıma ve taşınmaya doğru gidiyor. Tüm dünyanın heyecanla takip ettiği bu konu herkes gibi benim de ilgimi çekiyor çekmesine. Hatta yazının başında belirttiğim gibi, tam da Carl Sagan’ın kitabını okurken bunların olup bitmesi çok da iyi denk geldi. Mars’a otomobil fırlatma, fırlatılan roketlerin yeniden dünyaya indirilebilmesi gibi hayal bile edilemeyecek teknolojilerin insan ırkının gelişimi açısından nasıl pozitif bir ivme kazandıracağını görmek büyük heyecan veriyor. Fakat kişisel olarak meselenin ahlaki boyutu beni rahatsız etmiyor da değil. Sagan, kitaptaki ünlü paragrafının hemen ardından şunları yazıyor: “…evrenin sonsuzluğu karşısında dünya çok küçük bir sahne.
Bütün o generaller ve imparatorlar tarafından akıtılan kan nehirlerini düşünün, kazandıkları zaferle bir toz tanesinin bir anlık efendisi oldular … birbirlerini öldürmek için ne kadar hevesliydiler, birbirlerinden ne kadar çok nefret ediyorlardı.” Peki tüm bunları diğer gezegenlere veya galaksilere taşımaya hakkımız var mı? Bundan sonra biraz da bunu tartışmak gerekecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder